30 Mart 2019 Cumartesi

Radyo tüm dünya boyunca insanlar için en önemli icatlardan biri olmuştur. Kimi toplum çok geç tanıştı kimi benimseyemedi kimide ne olduğunu anlayamadı ama zamanla her hanede olmazssa olmaz araçlardan biri oldu.
Dedem Ahmet AKÇAY ile radyo üzerine bir röportajım...




-Radyo ile ilk ne zaman taıştın?
Ozamanlar beş bilemedin altı yaşındayım evin tek oğlanıyım hayvanlar bahçe küçücük yaşımda hep ben uğraşırdım annem hasta kadın zaten kalkamıyor babamda iş için sürekli istanbula gider gelirdi istanbuldan sayesinde bir çok şey getirdi bizim köye herkes babamın yolunu gözlerdi. Yine bir gün babam geldi elinde kocaman bir kutu üstünde düğmeler şekiller falan var çocuğum tabi hemen ilgimi çekti babam işte ozaman dedi radyo bu diye ilk tanışmam böyle oldu.

-Radyoyu kullanmaya başladığınızda neler düşündün?
Radyo ile hiç tekkalmak nasip olmadı belli akşamlar köyün mahalle odasında adamlar toplanır radyonun başında dinlerlerdi çaylam demlenir  yemekler yenirdi  babam pek götürmezdi beni . Radyo bizim evde kalırdı bir gün babam açtı oturduk başına ilk ses çıktığı an çok şaşırmıştım nasıl konuşuyor bu kutu diye ozamanlar TRT kanalı vardı tabi hiç unutmam hep oynamak isterdim ama babam hep divanın üstüne koyar üstünede çarşaf serer buna kimse dokunmıcak derdi korkudan elleyemezdik tabi hayran hayran bakardım hep.

-Radyo ile ilgili bir ilginç bi anın varmı?
Benim yaşadığım bi anım  bir anım yok ama bizim köyde (Çankırı Koçlu Köyü) radyo gelmeye başladıktan sonra birkaç haneye daha geldi amcamın oğlu İsmail’in hanımı rahmetli kadın kocası bir gün radyoyu açık bırakıp harmana gitmiş kadın radyonun önüne taslarda yemekler sular herşey koymuş akşama bizim İsmail gelince hanımı demişki bütün gün konuştu ne su içti ne yemek yedi sen bi bak hele demiş. Hala muhabbeti geçer bunun.