Dedem Ahmet AKÇAY ile radyo üzerine bir röportajım...
-Radyo ile ilk ne zaman taıştın?
Ozamanlar beş bilemedin altı yaşındayım evin tek oğlanıyım
hayvanlar bahçe küçücük yaşımda hep ben uğraşırdım annem hasta kadın zaten
kalkamıyor babamda iş için sürekli istanbula gider gelirdi istanbuldan
sayesinde bir çok şey getirdi bizim köye herkes babamın yolunu gözlerdi. Yine
bir gün babam geldi elinde kocaman bir kutu üstünde düğmeler şekiller falan var
çocuğum tabi hemen ilgimi çekti babam işte ozaman dedi radyo bu diye ilk
tanışmam böyle oldu.
-Radyoyu kullanmaya başladığınızda neler düşündün?
Radyo ile hiç tekkalmak nasip olmadı belli akşamlar köyün
mahalle odasında adamlar toplanır radyonun başında dinlerlerdi çaylam
demlenir yemekler yenirdi babam pek götürmezdi beni . Radyo bizim evde
kalırdı bir gün babam açtı oturduk başına ilk ses çıktığı an çok şaşırmıştım
nasıl konuşuyor bu kutu diye ozamanlar TRT kanalı vardı tabi hiç unutmam hep
oynamak isterdim ama babam hep divanın üstüne koyar üstünede çarşaf serer buna
kimse dokunmıcak derdi korkudan elleyemezdik tabi hayran hayran bakardım hep.
-Radyo ile ilgili bir ilginç bi anın varmı?
Benim yaşadığım bi anım bir anım yok ama bizim köyde (Çankırı Koçlu
Köyü) radyo gelmeye başladıktan sonra birkaç haneye daha geldi amcamın oğlu
İsmail’in hanımı rahmetli kadın kocası bir gün radyoyu açık bırakıp harmana
gitmiş kadın radyonun önüne taslarda yemekler sular herşey koymuş akşama bizim
İsmail gelince hanımı demişki bütün gün konuştu ne su içti ne yemek yedi sen bi
bak hele demiş. Hala muhabbeti geçer bunun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder